BÜYÜ NEDEN HARAMDIR?

Kur’ân-ı Kerim’de büyücülerin felâh bulamayacakları bildirilmektedir (Yûnus 10/77), firavunun Hz. Mûsâ’nın karşısına çıkardığı meşhur sihirbazların yaptıkları gösterilerin bir aldatmacadan ibaret olduğu ve bu sihirbazların onun gösterdiği mucizenin karşısında hakikati görüp iman ettikleri haber verilmektedir (A’râf 7/106-122; Tâhâ 20/66). Hz. Süleyman’ın hükümranlığının sihir sayesinde olduğu iddia edilerek büyüye dayandırılması reddedilmekte (Bakara 2/102), düğümlere üfleyerek büyü yapanların şerrinden Allah’a sığınılması istenmektedir (Felak 113/4). Ayrıca birçok ayette Hz. Peygamber’in ve geçmiş peygamberlerin büyü yaptıkları ya da büyülenmiş olduklarına dair iddialar şiddetle reddedilmektedir (Mâide 5/110; En‘âm 6/7; İsrâ 17/47; Neml 27/13), Allah’ın izni ve yaratması olmadan büyünün herhangi bir etkisinin olamayacağı belirtilmektedir (Bakara 2/102).

Büyü kişilerin ve toplumların istismarına ve zarar görmelerine yol açan menfaat kökenli bir disiplindir. Bu nedenle İslâm dini başlangıçtan itibaren büyücülüğe şiddetle karşı çıkmış, büyü yapmak ve yaptırmak her türüyle haram kılınmış, Hz. Peygamber tarafından büyü, iman ve ahlâk açısından ferdî ve toplumsal hayatta doğuracağı sonuçlar dolayısıyla helâk edici yedi büyük günahtan biri sayılmış, fal ve kehanetle birlikte şiddetle yasaklanmış (Buhârî, “Vesâyâ”, 23; “Tıb”, 48; Müslim, “Îmân”, 145) hatta Hz. Ömer büyücülük yapanların cezalandırılacağını ilan etmiştir. Meseleyi kamu düzeni açısından ele alan fıkıh âlimleri, büyüyü toplum düzenini bozan eylemler arasında saymışlar ve bozgunculuk özelliği dolayısıyla yapana cezai yaptırım uygulanması yönünde görüş belirtmişlerdir